Hukuk Öğrencisine Notlar

En dar tanımıyla “bir arada yaşayan insanların ilişkilerini düzenleyen kurallar bütünü” olarak adlandırabileceğimiz hukuk, temel olarak Hukuk Fakültelerinde okutulur ve öğretilir.

Buralarda hukukun ne olduğunu, hukuk metinlerinin nasıl oluşturulduğunu, bunların nasıl yorumlanıp uygulandığını öğrencilere aktarabilmek için kullanılan en temel malzeme hukuk kitaplarıdır.

Bölüm tanıtım yazımızda da değindiğimiz gibi, neredeyse tamamı düz yazı formatında, siyah beyaz, fotoğraf veya çizim dahi olmadan, oldukça hacimli ve zaman zaman anlaşılması zor gibi görünen ifadelerle oluşturulan hukuk kitapları, onlarla ilk tanışanlarda, kaçınılmaz olarak bir endişe yaratır. Bu endişenin temelinde, okuma alışkanlığının olmaması veya yeterince olmaması da yatar elbette. ( Örneğin 2012 yılındaki bir araştırmaya göre Ülkemizde yaşayanlar ortalama 10 yılda 1 kitap okuyormuş. http://www.haber7.com/kitap/haber/863397-japon-yilda-25-turk-ise-10-yilda-1-kitap). Oysa hukuk fakültesinin daha birinci sınıfında öğrencinin okuması gereken metinlerin ortalama sayfa adedi bini geçer. Tüm öğrenimi boyunca (hakkını vererek okuyan bir öğrenci için bu sayı katlanarak artar). Oysa hukuk kitaplarını kullanmak, içindeki bilgilere ulaşabilmek basit bir kısım tekniklerle kolaylaştırılabilir. Bu ilk yazımızda hukuk kitabı kullanma tekniklerine zemin hazırlayabilmek amacıyla, hukuk kitabı türlerine kısaca değineceğiz.

Hukuk kitaplarından yararlanmayı bilmek, deyim yerinde ise yemek yapmaya benzer. Eğer elinizde yeterli ve uygun malzeme yoksa, arzu ettiğiniz yemeği yapamazsınız. Malzemeniz taze değilse, hazırlayacağınız yemek lezzetli olmaz. Nasıl pişirileceğini bilmiyorsanız, malzemeyi heba edersiniz. Nasıl ki bir aşçı, elindeki malzemeye göre yemek plânlar veya plânladığı yemeğin eksik malzemesini edinir ise, hukuki sorunları çözmek isteyen bir kişi de, önce elindeki malzemenin farkında olmalıdır. Malzeme güncel değil ise, yenisini edinmeli; malzeme yeterli değil ise, takviye etmelidir ki sağlıklı ve işe yarar bir çözüme ulaşabilsin.

Hukuki sorunlara çözüm arayanlar, ellerindeki temel malzeme olan kitaplardan verimli bir şekilde yararlanmalıdır. Bunun için öncelikle kitapların genel tasnifini bilmelidir. Bizce hukuk kitapları, genel olarak aşağıdaki başlıklar altında tasnif edilebilir:

A) İçinde belli bir kanun veya hukuk alanına ilişkin çeşitli düzenlemeler içeren mevzuat metinleri

Örneğin; en sık kullanılan kanunlar arasındaki İcra İflas Kanunu, uygulayıcının ilgili diğer metinlere de ulaşabilmesi için genellikle İcra İflas Yönetmeliği; Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizi Hakkında Kanun; İflas İdaresi Ücreti, Yazı ve Tebliğ Masrafı Hakkında Tebliğ gibi bağlantılı diğer mevzuat hükümlerini de kapsayacak şekilde basılmaktadır.

B) Ders kitapları

Üniversitelerin öğretim programlarında yer alan çeşitli derslerin adını taşıyacak şekilde hazırlanan bu tür kitaplar, çoğunlukla adını taşıdığı dersin konusunu oluşturan temel bilgilerin, genelden özele doğru aktarıldığı bir sistematik ile hazırlanır. Ders kitaplarının genel özellikleri; Kanun hükümlerine dayalı olmaları, atıflara çok fazla yer vermemeleri, öğretideki tartışmaları mümkün olduğunca detaya girmeksizin belirtmekle yetinmeleri, hedefindeki muhatabın ders kitabında işlenen konularla ilk defa karşılaştığını esas alması ve öğrenciyi kitabın konusunu oluşturan hususlarda verilmiş bir kısım yüksek mahkeme kararları ile tanıştırmak olarak özetlenebilir. Ders kitabının yazılmasındaki temel hedef şüphesiz ki, içerdiği konularla ilgili en temel bilgilerin birbirleriyle olan bağlantılarını da işaret edecek şekilde ortaya koyulması ve öğrenciye aktarılmasıdır.

C) Genel Eserler

Hukuk eğitimi sırasında da kullanılabilen genel eserler, özünde eğitimini tamamlamış ve hukuku bir meslek olarak uygulamaya başlamış kişileri de dikkate alarak yazılan, ders kitaplarına göre daha detaylı hususlar içeren kitaplardır. Bunların hacimleri çoğunlukla ders kitabı olarak kullanılmalarını engelleyecek boyuttadır. Dolayısıyla bu tür eserler çoğunlukla belirli bir hukuki sorunun çözümünde başvuru kaynağı olarak kullanılırlar.

Ç) Monografiler

Günümüzde sayıları giderek artan monografiler, çok dar bir alanda geniş çaplı inceleme ve değerlendirmenin sonuçlarını aktarmada kullanılan eserlerdir. Kapsadıkları konunun en ince ayrıntısına kadar incelenmesi ile oluşturulan monografiler, ülkemiz uygulamasında çoğunlukla doktora veya doçentlik tezleri ile profesörlük takdim tezleri olarak hazırlanan kitaplardan oluşur. Kapsadıkları alan çoğunlukla çok dar ve özel bir nitelik taşıdığı için, bu tür çalışmalar genellikle birden fazla hukuk sistemini karşılaştırarak yazılır. Böylelikle yazıldığı alandaki neredeyse bütün kaynaklar tarandıktan sonra hazırlanır.

D) Şerhler

Genellikle temel bir kanunun, nasıl anlaşılması ve nasıl uygulanması gerektiğini ortaya koymak amacıyla hazırlanırlar. Çoğunlukla hazırlandıkları konuyu oluşturan kavramlar veya kanunu oluşturan maddeler tek tek, detaylı bir şekilde ve sırasıyla açıklanır. Böylelikle şerhe konu kanunun, gerek uygulama gerekse akademik açıdan irdelenmesi sağlanır. Diğer yandan ülkemiz uygulamasında, adına şerh denilen metinler çoğunlukla belirli bir kanun dikkate alınarak hazırlanmaktadır. Bunun için ilgili kanunun maddeleri ilk maddeden başlanarak sırayla irdelenir. Kanunun genel gerekçesi ve madde gerekçeleri olduğu gibi aktarılır. Maddenin nasıl anlaşılması gerektiğine ilişkin kısa bir açıklama yapılır ve ardından ilgili görülen yüksek mahkeme kararları kes-yapıştır olarak ifade edilen şekilde (herhangi bir yorum yapmaksızın veya tartışmaya girmeksizin; olduğu gibi) aktarılır. Oysa Batılı örnekleri dikkate alındığında, birden fazla ve konularında uzman yazarların bir araya geldiği, her uzmanın kendi alanına ilişkin görüşlerini derleyip aktardığı, yüksek mahkeme kararlarının yeri geldiğinde tartışılarak metne ilave edildiği metinler şerh olarak adlandırılır. Bu yönüyle ülkemiz uygulamasındaki ‘‘şerh’’ olarak adlandırılan metinlerin çoğunlukla ‘‘içtihat derlemesinden ibaret’’ olduğu söylenebilir.

E) Hukuk Dergileri

Bir kısmı akademik çalışmalardan; bir kısmı sadece yüksek mahkeme kararlarından; büyük çoğunluğu ise biraz ondan biraz bundan/karma şekilde hazırlanan bu dergiler belirli bir kısım konuların incelenmesi ve sonuçlarının aktarılması açısından yararlıdırlar. Ancak, özellikle hakem denetiminden geçmeyen yazıların yayınlandığı dergilere veya hakem denetiminden geçmemiş makalelere, temkinle yaklaşılmasını öneririz. Çünkü özünde teknik bilgiyi gerektiren konuların incelendiği makalelerin hakem denetiminden geçmiş olması içeriklerinde hata olma ihtimalini nispeten azaltmaktadır. Buradan hakemsiz makalelere itibar edilmemesi gerektiği sonucunu çıkartmadığımızı ayrıca ve açıkça vurguluyoruz. Çünkü belirli bir konuyu dağıtmadan ve amacından uzaklaşmadan anlatmayı hedefleyen bir makale yazmak, hakemli de olsa hakemsiz de olsa zor ve yoğun emek gerektiren bir iştir. Hakem denetimi, varsa gözden kaçan veya istenmeden yapılan hataların ortaya çıkarılmasını dolayısıyla engellenmesini sağlayan bir mekanizma olarak değerlendirilmelidir. Ülkemiz uygulamasında içeriğinde sadece yüksek mahkeme kararlarının yer aldığı dergiler de mevcuttur. Bunlar çoğunlukla Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin resmi yayınlarıdır.